S
Plastik Sanatlar Topluluğu’ndan Yeni Bir Katkı: Koleda Korku Gecesi Yüz Boyama İşliği
Danışmanlığını Doç. Kerem İşcanoğlu ve Doç. Dr. Deniz Gökduman’ın üstlendiği Trakya Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Plastik Sanatlar Topluluğu Trakya’nın birçok yöresinde yaşatılan “bocuk” ya da “koleda” adlarıyla bilinen kadim korku gecesi geleneğinin Naipyusuf Köyü’ndeki organizasyonda yer aldı. Bir Pomak Köyü olarak bilinen Havsa İlçesinin Naipyusuf Köyü’nde bu halk geleneği tıpkı Trakya’da birçok yörede olduğu gibi kasım ayı başlangıcından 60-70 gün sonra geleceği düşünülen en soğuk geceye dair yıllık bir rutindir. Naipyusuf Köyü’nün yetiştirdiği Pomak adetleri üzerine çalışmalarıyla da tanınan üniversitemizin doktora öğrencisi Meryem Şentürk Pelin’in girişimleriyle koleda-bocuk gecesi, geleneğin özünü değiştirmeden bilinirliğini artırma çabasının hassas dengesinde bu kez köyün dışından konukların da davet edildiği bir korku deneyimi olarak 7 Ocak tarihinde gerçekleştirildi. Doç. Kerem İşcanoğlu’nun seçtiği topluluk gönüllerinden bir grup öğrenci koleda geleneksel töreninin en önemli özelliği olan korkutucu etkiler yaratılması hedeflenen yüz boyama görevini üstlendiler. Böylece Naipyusuf Köyü’nde üniversitemizin dokuz sanatçısından oluşan takım henüz ritüeller başlamadan köyde yüz boyama işliği kurdular. Çehre ressamları ekibi kadın-erkek arzu eden her yaştan kişilere yüzlere bakanda dehşet, korku, endişe, kaygı, irkilme gibi duygular uyandıracak desenlerle yüz uygulamaları gerçekleştirdiler. Edindikleri fırsatı anlatan Güzel Sanatlar Fakültesi akademisyeni Doçent İşcanoğlu, aralık ayında topluluk etkinlikleri için işbirliği yaptığı Edebiyat Fakültesi akademisyenleriyle gerçekleştirdiği temaslar sırasında tesadüfen tanıştığı Meryem Şentürk Pelin’den gelen çağrıya kayıtsız kalmadığını ve topluluğun sanatçı üyelerinden bir yüz boyama takımı çıkarmayı teklif ettiğini aktardı. İşcanoğlu, “Her şey bir tesadüfle başladı. Başka bir hocamız ile yıl içerisinde gerçekleştireceğimiz ve topluluk üyelerimizin kuramsal gelişimi için önemli olacağını düşündüğüm başka bir toplantı için kapıyı çaldığımda Meryem Hanım ile doktora dersi oturumları devam etmekteydi. Dersin bitmesini beklerken konuşulan konulardan biri olarak koleda geleneği hakkında söylenenlere kulak misafiri oldum ve katkı verebileceğimizi ifade ettim” şeklinde belirtti. İşcanoğlu bir köy geleneğine dahil oluşlarının öyküsünü “aynı gün tanışma ve proje ortaklık teklifleri getireceğimiz Edirne Tanıtım ve Turizm Derneği Başkanı Bülent Bacıoğlu ile toplantımıza Meryem Hanım’ın da katılmasını teklif ettik. Böylece hem Plastik Sanatlar Topluluğu hem de Edirne Tanıtım ve Turizm Derneği olarak bu kadim geleneği bilinirlik faaliyetlerinde aynı gün paydaş olduk” şeklinde özetledi.
Yüz boyama takımı sanatçılarından Enes Çamlıbel, Naipyusuf Köyü etkinliği öncesinde okul atölyelerinde farklı makyaj desenleri provaları yaptıklarını ve hazırlık sürecinin ardından köyde yüz boyama çalışması yaptıklarını aktardı. Takım lideri Aslı Kınalı ise, “yüz boyama kendi resim tekniklerimizden farklıydı. Çünkü yüz boyama kalemleriyle daha önce hiç çalışmamıştık” şeklinde ifade etti. Ekipten Mehmet Ali Demir, “Biz genellikle gergin ve düz yüzeylere desen yapıyoruz. Yüzün bir desen yüzeyi olarak kullanılması ve aynı gün onlarca fırsatın önümüze çıkması sanatçı gelişimimiz için kaçırılmayacak yeni bir deneyimdi” sözleriyle değerlendirdi. Takımdan Canan Akçakır, “yüz, insan bedeninin en ayırt edici parçası, kişiliğin yansıtıldığı, kimliğin oluştuğu kısım, bu yüzden köydeki yüz boyama atölyesinde insanlar başlangıçta görünümlerini değiştirme konusunda çekingendiler ama sonra korku havasına girdikçe talepler tırmandı neredeyse yetişemez olduk” ifadesiyle tecrübesini telaffuz etti. Havsa Belediyesinin de paydaş olduğu etkinliğe Havsa’dan da birçok kişinin geldiğini söyleyen öğrenci-sanatçı Ali Volkan Çelik, bocuk-koleda geleneğinin sınırları belirlenmiş, doğaçlamaya bağlı bir halk draması olduğunu, ekibin de dramanın içeriğinde yer alan korkunun inandırıcılığı için uğraş verdiklerini, bu yüzden en önemli işi yaptıklarını belirtti. Ekipten Güneş Yılmaz, “Koleda etkinliğinde yer almamız bizim gibi figürün içerikte olduğu heykel-resim gibi sanat dallarının öğrencileri için iyi bir fırsattı; çünkü onlarca farklı yüze desenler oluştururken yüze bağlı birçok farklı anatomik detayı da daha iyi kavrama şansı elde etmiş olduk” dedi. Etkinlik çerçevesinde Meryem Şentürk Pelin’in halk söylencelerini derlemesiyle sahneye koyduğu ve oyuncuların köy sakinleri olduğu tiyatro oyunun ana karakterlerden paltanik ve bocuk karısı karakterlerinin makyajını üstlenen öğrenci-sanatçı Beyzanur Toprak, sadece izleyici olarak dahi mutlaka bulunmak isteyeceği etkinlikte katkı verici olarak bulunmaktan memnuniyetini aktardı. Sanatçılardan Fatmanur Orhan, bu deneyimin kendisinde yeni bir merak uyandırdığını; kılık değiştirmenin, tanınmaz hale gelmenin antropolojik süreçlerini araştırma ilgisini ve dünyanın bambaşka noktalarındaki buna benzer yüz dekorasyonlarının ortak noktasını düşünmeye tetiklediğini ifade etti. Onlarca kişinin makyajını üstlenen bir diğer takım üyesi de Furkan Enes Kamalak’tı. Yüz boyama konusunda Koleda’nın bir korkutma geleneği olmasının ardında soğuk kış gecelerinde gençlerin yaşlıların donması için onları korkutma mantığının yatmasının onu çok etkilediğini ve böylece artık bilinirliği yaygınlaşan bu halk geleneğinde sorumluluk almış olmaktan duyduğu hazzı paylaştı.