Tarihe Bir Not: Edirne’de Ses Performansı

24 Kasım’da Trakya Üniversitesi Plastik Sanatlar Öğrenci Topluluğu öğrencileri tarafından Edirne’ye davet edilen Dmitrii Anufriev (Дмитрий Ануфриев) ve Alexandra Banakina (Александра Банакина)’nın “Performance Sonora Visual / Sonora Görseli Performansı” adlı gösterisini tanıkladılar. Performansa ev sahipliği yapan alan, topluluğun danışman akademisyenleri de olan Doç. Kerem İşcanoğlu ve Doç. Deniz Gökduman’ın ortak atölyesi idi. Performans sonrası açıklama yapan Doç. Kerem İşcanoğlu “Bunun Edirne için bir ilk olduğunu ve tüm tarihinde sanat için yeniliklere ev sahipliği yapmış kentin ‘çağdaşı yakalamak için’ bundan sonra da ev sahipliği yapacağını ve bu doğrultuda güzel sanatlar okullularının kolektif bilinç duyarlılıklarını sürekli uyanık tutması ve tutulması gerektiğini” vurguladı. Performansı değerlendiren bir diğer topluluk danışmanı akademisyen Doç. Deniz Gökduman ise “Trakya Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi akademisyenleri olarak öğrenciye verebileceğimiz kendi pratiklerimiz ve sanatsal duyarlılıklarımızın yanı sıra dünyada serpilen tüm estetik biçimlerin öğrencilere sunulması gerektiğini, okullu sanatçı adaylarının zamanın ruhunu ancak böyle yakalayabileceklerini” ifade etti.
 
Kent için bir ilk

Sanatçılardan, aralarında St. Petersburg Müzesi de dahil birçok yerde etkinliklere imza atmış Dmitrii Anufriev yaptığı açıklamada: “Bitmiş veya devam etmekte olan öğrenci sanat işlerinin arasında böyle bir performansı gerçekleştirmekten oldukça memnun olduğunu” ifade etti. Sanatçı, “Mekânda etrafımızı çeviren öğrenci tabloları nasıl ki desenler bütünüyse biz de ses kırıntılarını desenleştirerek görünmez bir varlık olan sesten çeşitli donanım ve yazılımlarla elektronik şekil ve dokular meydana getirmekteyiz” şeklinde açıklamada bulundu. Performansı gerçekleştiren diğer sanatçı Alexandra Banakina ise, “Karaağaç Tren İstasyonu gibi anıtsal bir güzelliğe konuşlanmış böyle bir kampüste performans yapmanın çok büyük bir şans olduğunu” belirtti. Sanatçılar yaptıkları sanatsal eylem için hazır nesne rezonanslarından, elektronik karıştırıcılara ve performans anında radyoda her ne ses geliyorsa performansın gerektirdiği ölçütte doğaçlamanın ve dolayısıyla rastlantının geri dönüşleriyle iş yaptıklarını belirttiler. Topluluğun dış katılımcısı olan sanat ve kültür yönetimi çalışmaları uzmanı Kutalmış Bayraktar Edirne için çok özel bir ilk olan gösterinin hikayesini şu şekilde belirtti: “TÜ Plastik Sanatlar Topluluğu’ndan bir grup öğrenciyle geçtiğimiz hafta sonunda 17. İstanbul Bienal kapsamındaki etkinliklerin Beyoğlu ve civarında dağılmış alanları gezdik. Bu alanlarda Avusturalya’dan, Lübnan’a, Nepal’den, İtalya’ya, Kamboçya’dan Bosna’ya kadının kamusal görünümünden, iklim krizlerine, kimlik, sınırlar, enerji ve sürdürülebilir tarım gibi birçok sorunu dert edinmiş sanat işlerini izleyici olarak deneyimledik. Bunlardan biri de Carlos Casas’ın Kiklop adlı işinin yer aldığı Taksim, Metro İstanbul Yaklaşım Tüneli içerisinde bulunan alandı. Alan boşluğun ses ve ışık ile doldurulmasına dayanan ve sonunda sizi bir ayna ile karşılayan bir öz kimlik deneyimine vardıran kişinin kendi içinde yaptığı yolculuğu mekâna yayan bir çağdaş sanat işiydi. Mekândaki Casas’ın asıl işinden bağımsız olarak bir performansı yeni tamamlamış olan ve organik müzik yapan sanatçı Anufriev ile karşılaştık. Ondan mekânda deneyimleyebileceğimiz bir başka performans gösterisi ricamızı kırmadı ve bizim için yeniden gerçekleştirdi. Daha sonra bizden eğer isterseniz çok daha kapsamlı olarak iş birliği yaptığınız üniversiteniz için de performans yapabileceğini belirtti. Bu andan itibaren Güzel Sanatlar Fakültesi akademisyenlerinden Kerem İşcanoğlu ve Deniz Gökduman’ın organizasyonları ile bu performans çok geçmeden kentimize ulaşmış oldu.”
 
Edirne yeni bir Berlin olabilir mi?

İstanbul’da çeşitli sanatsal aktivitelere katılarak burada da adından söz ettiren Gökduman “Performans sanatı gibi güncel sanat işlerinin İstanbul için yeni olmadığını ama Edirne için kolay kolay bulunmaz fırsatlar olduğunu” ve “Edirne’de İstanbul’da olduğu gibi Contemporary İstanbul benzeri düzenli bir sanat fuarı hatta iki yılda bir bienal olabileceğini” belirtti. İşcanoğlu ise “İş birliklerimizi artırabilir ve üniversite olarak çok çalışırsak Edirne’den sanatın yeni bir Berlin’ini yaratabiliriz” dedi ve “Bu noktada Edirne’nin cazip tarihsel bağlamı bize yardımcı olacaktır” şeklinde ifade etti. “Yeni bir sanat kenti olarak Edirne yaratılabilir mi” sorumuza ise Kutalmış Bayraktar, “Edirne’nin sanat jeopolitikası buna müsaittir, dünyada çok az noktanın bu eşik değerine sahip olduğunu, doğunun en batısı – batının en doğusu noktasında kentin çekirdeği ve hinterlandının buna son derece elverişli olduğu” açıklamasında bulundu. Performans sanatçıları ise, “Sanat her zaman yeniyi arar. Nasıl bir ülkeye geldiğimizi bu noktada daha iyi kavramaktayız. Çünkü siz sınırınızın en uç noktasına bir sanat okulu koymuşsunuz. Adeta kendi sınırınızdan komşularınıza sanatla sesleniyorsunuz. Bu bir Türkiye uygarlığıdır. Biz de burada bir eser ortaya koymaya çalıştık. Ne mutlu bize ve katılımcılarımıza” şeklinde açıklamalarda bulundular. Son olarak akademisyenler henüz bir yaşını doldurmamış Trakya Üniversitesi Plastik Sanatlar Öğrenci Topluluğu’nun aracı olduğu veya ev sahipliği yaptığı etkinliklerin kentteki sanat severlerin de dikkatini çektiğini ve öğrenci olmayanların dahi katılım gösterdiğini, kentin sanat ihtiyacında kendilerine önemli bir rol düştüğünü ifade ettiler.
Ek Dosyalar
Ek Resimler
Bu içerik 29.11.2022 tarihinde yayınlandı ve toplam 435 kez okundu.